EMİN OLAMAMA HASTALIĞI
Kuşku ve şüphe obsesyonu olan bireyler genellikle yaptığı davranışlardan emin olamaz ve şüphe içinde yaşar. Yaptığını bildiği halde zihninden saniyelik bile olsa geçen ''ya yapmadıysam, yaptım mı yoksa yapmadım mı'' düşüncesi kuşku yaratır. Örneğin; kapıyı kitledim mi, ocağı açık mı bıraktım, prizden fişi çektim mi gibi düşünceler zihinlerinde olur ve kaygı duyarlar.
Şüphe Takıntısını negatif besleyen ama kişinin anlık rahatlamak için yaptığı kompulsiyon, kontrol etmektir. İlk zamanlar kontrol etmek şüphe takıntısı olan kişi için az sayıdadır. Zaman içerisinde yaptığı kontrole yönelik kompulsiyonları yeterli gelmez, şüphe ve kontrol sayısı artar, sonund kısır bir döngüye girer. Kişi bu durumla başa çıkabilmek adına yaptığına emin olamadığı şeyin cep telefonundan fotoğrafını çektirme, başka birisine şüpheye düştüğü şeyi kontrol ettirme kendi içinden yaptığına dair tekrarlamalar ile emin olmak için kompulsiyon yapar.
Şüphe OKB'si olan kişinin en sık etrafına sorduğu soru ''di mi'' şeklindedir. ''Kapıyı kitledim di mi, birşey yapmadım di mi , bunu demedim di mi gibi teyit almaya yönelik takıntı ile savaşır. bu durumlar takıntıları olumsuz yönde besleyen eylemlerdir.
ŞÜPHE TAKINTISI NASIL GEÇER
Obsesif Kompulsif Bozukluk (Takıntı Hastalığı) kendiliğinden iyileşen bir rahatsızlık değildir. Genellikle ergenlikle yani bir insanın ruhsallığının fırtınalı olduğu bu süreçte kendisini göstermeye başlar. Kişi ilk önce bu düşüncelerin bir huzursuzluk yarattığını yoğun bir biçimde hissetse de bunun bir hastalık olduğunu bilmediğinden hastalığı negatif yönde beslemeye yönelik kendisini rahatlatıcı davranışlar geliştirir. Ancak bu rahatlatan davranışlar kişiyi o an ve o an ki takıntısını rahatlatmaya yetse de aslında takıntı tekrardan belki aynı düşünce üzerinden belki başka bir yerden tekrardan gelir. Bu süreçte takıntı (obsesyon) ve bunu rahatlatmaya yönelik kompulsif davranışların sıklığı, sayısı ve kişinin vaktini alan süresi ile başa çıkamadığı nokta da kişi takıntının gelmemesi için, takıntısını tetikleyecek her türlü durum ve davranıştan uzak durur. Bu da eskiden rahatça yapabildiği şeylerin kısıtlanması anlamına geldiği gibi, hayat kalitesinin de yaşanan ciddi düşüş kişi de başta depresyon olmak üzere başka ruhsal hastalıkların oluşmasına neden olur.
OKB’de sıklıkla birlikte görülen komorbid hastalıklarla ilgili yapılan bir çalışmada, 420 OKB hastasında en sık görülen eşlik eden hastalıkların; Bipolar Bozukluk (%27.1) ve Anksiyete Bozuklukları (%12.8) olarak saptanmıştır. Ayrıca majör depresyonun da OKB tanısı almış kişilerde genel popülasyona göre 10 kat daha fazla görüldüğü belirtilmiştir.
OKB ile yıllardır mücadele eden hastalar bilir ki; uzun süredir ilaç kullandıkları, ilaçların sayısı ve dozu arttığı halde hastalık aslında sadece baskılanır, iyileşmez. Bunun nedeni aslında OKB'nin nörolojik değil ruhsal bir hastalık olmasıdır. En çok karıştırılan şey OKB zihinde süren bir hastalık olduğundan beynin hipotalamus alanı fazla aktif çalışır ve OKB'li hastalrın beyin MR'larında bu alan daha aktif görülür. Ancak bu hastalığın nedeni değil, aslında hastalığın düşünme üzerine olmasından kaynaklı beyinin bu alanının daha aktif çalışması ile ilgilidir. Bu nedenle de kişi mutlaka bu OKB semptomunu ortaya atan ruhsallığının altında yatan bilinçdışı çatışmaları psikoterapi de çalışılmalıdır. Bazı OKB'li bireyler için hiç tedavi almaması, doğru tedavi almaması, takıntılarını fazla beslemesi gibi durumların sonucunda hastalık daha da kemikleşir. Bu nedenle de eğer gerekli görüldüğü takdirde ilaç tedavisi destekleyici olarak kullanılabilmektedir. Siz de OKB ile mücadele ediyorsanız bilmeniz gereken şey, bunun bir ruhsal hastalık ve tedavisinin psikoterapi ile mümkün olduğudur.
ŞÜPHE TAKINTISI
Emin olamama hastalığı tedavisi olan bir hastalıktır. Psikanalitik psikoterapi ile takıntının altından duygular terapide çalışılır. İlaç tedavisi ise yetersizdir, sorunu çözmez.