Obsesyon (Takıntı), insanın zihnine gelen onun için önemli olan bir durum, değer veya olay hakkında kişinin zihnine bir anda gelerek onu rahatsız eden düşünce, görüntü veya dürtüdür. Kendisini rahatsız ve endişe duygusu içerisinde hissettiren bu takıntının gitmesini isteyen kişinin içini bir huzursuzluk kaplar. Bu huzursuzluğu bedensel olarak karnında, göğsünde, nefes alışverişinde veya bedeninin başka bir bölgesinde hissettiği gibi aynı zamanda bu huzursuzluk takıntı hastalığı olan kişinin zihnini de kaplamaya başlar. Bazen kişiler bu endişeli duygunun gitmesi için yakınlarına gelen bu takıntıyı paylaşabildiği gibi, bazı kişiler güvendiği insanlardan teyit almaya yönelik sıkça ''............ di mi'' şeklinde sorular sormaya başlar. Bazı kişiler ise takıntılarının içeriğinden kendisini sorumlu tuttuğunda ise utanç ya da korku duygusuyla bu huzursuzluğu tek başına yaşarken, kimseye paylaşamadan rahatlamanın yollarını arar.
Kişinin zihnine gelerek onu rahatsız eden, yazının üstünde anlattığım gibi gitmesini istedikçe daha da kişinin zihnine yapışan bu takıntıların getirdiği endişe, korku, huzursuzluk hissinden kurtulmak için ya da kişi kurtulamadığını hissettiği anda kendisini az da olsa rahatlatma yöntemleri geliştirmeye başlar. Bu hislerini biraz da olsa rahatlatmak adına yaptığı tüm davranışlara kompulsiyon yani kompulsif denir.
O an gelen takıntıyı rahatlatan bu kompulsiyon davranışları kişi için o an yeterli olur, en azında kişinin endişe duygusu biraz azalır. Fakat takıntı hastalığından muzdarip insanlar bilirler ki, yapılan bu davranışlar bir süre sonra kişinin rahatlamasına yetmez. Bu nedenle de kişinin yaptığı bu eylemlerin sayısı ve/veya süresi artmaya başlar. Örneğin, ocağı açık bıraktım mı takıntısı gelen ve şüpheye düşen kişiler için öncesinde geri dönüp bir kere kontrol etmesi yeterliyken, bir süre sonra bu kontroller kişinin içindeki huzursuzluğu gidermesine yetmediği için kontrol sayısı ve sıklığında artma başlar.
Kişinin hayatında takıntıların OKB haline evrilmeye başlaması bu noktadan sonra başlar. Her onu rahatsız eden düşünce, görüntü geldiğinde rahatlatmaya çalışması kendisini hep aynı şekilde ama hayatını kısıtlama derecesi artarak bir kısır döngüye sokar. Kişinin kompulsiyonları ile başa çıkamadığı noktada ise kaçınma davranışları devreye girer.
Kaçınma ise söylediğim gibi kompulsiyonların sayısı ve sıklığı arttıkça kişinin ciddi bir şekilde hayat kalitesini düşürür. Bu durumla başa çıkamayan OKB'li kişi ancak çözümü ona takıntısını hatırlatacak her şeyden uzak durmaya çalışarak bulurken aynı zamanda daha fazla hayatta keyif aldığı noktalardan istemediği halde uzak kalmasına ve hastalığın pençesine daha da yaklaştırır. Yine örnek verecek olursak, dini takıntısı olan ve namaz kılarken veya abdest alırken kendisinin vesvese olarak düşündüğü aslında takıntı olan düşünceler geldiğinde kişi ilk önce bu endişe ve huzursuzlukla tekrardan başa alarak, tövbe ederek veya başka davranışlarla bu düşüncelerin gitmesini veya huzursuzluğunun rahatlatmasını sağlar. Ancak dediğim gibi bir süre sonra yaptığı bu eylemler kişinin takıntısının gitmesine yetmez, kişi kompulsiyonlarının sıklığını ne kadar arttırsa da zaman içerisinde etkisiz kalmaya başlar. İşte tam da bu durumda kaçınma davranışı devreye girer. Kişi kendisini çok inançlı biri olarak tanımlasa da takıntı onun için artık o kadar kontrolünden çıkmıştır, OKB'li birey çareyi yapmayı çok istediği halde namaz kılmayı/abdest almayı bırakarak bulur. Bu şekilde kendisine takıntının gelmeyeceğine inanır ancak bir süre sonra takıntı hayatının başka yerlerinde tekrardan kendisini gösterdiği gibi, kişiyi birde suçluluk duygusunun pençesine bırakır. Kısacası Obsesif Kompulsif Bouzkluk, bu 3 bileşimin sonucunda kişinin hayatını kısır döngüye sokan bir hastalıktır.
コメント