Özgüven, bireyin kendisini algılayış biçimi ile güvenle bu algılayışı kapsamasıdır. Bu nedenle özgüven tamamen kişisel bir anlam taşıyan ve standardı olmayan, durum ve olaylara göre değişkenlik gösterebilen bir algılayıştır. Özgüvenin gelişimi ise kişinin mizacı ile ilgili değildir. Doğduğu andan itibaren büyüdüğü çevre, kardeş sırası, ebeveyn tutumu gibi bir çok faktörler bir oyun hamuru gibi şekillenir.
Özgüven eksikliği ise, kendisini algılayış biçimini her zaman kişinin test etmesi ve sonucunda yetersizlikle algılamasıdır. Genellikle çocukluk çağından başlayarak kişinin sosyal ortamları ve sorumluluk sınırları genişledikçe içinde bulunduğu ortam veya görevin baskısını huzursuzlukla hissettiren bir problemdir. Çocukken aile ortamında ''sessiz, sakin bir çocuktu'' cümlesi sıkça duyulurken özgüven problemi okul çağına geldikçe görünmeye başlar.
Özgüveni kıran, kişinin hayatı boyunca yaşadığı hayal kırıklıklarının sayısı ve değeridir. Ancak özgüven eksikliğinin oluşumunun en büyük sebebi duygusal açıdan yaşanılan bu hayal kırıklıklarının onu kapsayıp onarabilecek çevresinden yoksun kalmaktır. Kişinin çocukluk çağında duygusal olarak ebeveynlerinden arzuladığı emniyet ihtiyacını zedeleyen durumlar karşısında özgüveni kırılan çocuk, böylesi durumlarda en güvende hissetmesi gereken yerde ileriki hayatında da birçok potansiyel tehlikenin var olduğu çevrede kendini çaresiz ve tehlikede hisseder.
Kısık bir ses tonunda konuşmak
Dışadönük olmayan bir yaşam biçimi
Utanma duygusunun sıklıkla yaşamak
Yaşanılan olayların değersiz, sevilmeyen olarak hissetmek
Yapmak istemediği şeylerde bile 'hayır diyememek'
Kendi talep ve söylemlerinin insanlar tarafından reddedileceği düşüncesi
Fikir ve istekleri haklı olduğunu bildiğinde dahi açıkça beyan edememek.
Ergenlik dönemi başlı başına bir dönüşüm ile değişim geçirdiği bir süreçtir. Fiziksel, duygusal ve ruhsal açıdan fırtınalı olan bu süreçte ergenin özgüveni aslında çocukluktan temelleri atılmış ve ergenliğe kadar temeller zorlanmıştır. Ergenliğe giriş ile birlikte özgüveni hayalkırıklıklarıyla dolu ergen için sağlam kalmak zordur. İçe kapanmaya, sosyal ortamlarda daha fazla kendisini geri plana almaya başlar. Ergenin bedeninde yaşadığı değişimlerde, ilişkileride kendi özgüvenini kırar. Karşı cinse karşı özgüveni eksik olabilir. Bu çağlarda sosyal çevresinden ergen fiziksel ya da ilişkileri boyutunda darbe alır ise ergenin çözgüveni tamamen kırılmaktadır.
Yetişkinlerde özgüven eksikliği aslında çok daha önceden gelişmiş ama hayatını bir şekilde yetişkinin yürütmesini sağlamıştır. Yetişkin birey özgüvenini yetersiz hissettirebilecek birçok şeyden bu dönemde uzak durmayı başarmıştır. Bu sayede alınganlık hissetmekten de uzak kalmıştır. Ancak bu dönemde iş hayatına katılımın başlaması ve hayatını idame ettirebilmek için çalışmak zorunda olması düşük özgüveni olan kişi için zorlayıcıdır.
Bu nedenle de özgüven eksikliği nedeniyle terapiye başvuran yetişkinler genellikle erkekler olsa da bu durumun nedeni yetişkinlerde erkeklerin iş hayatında daha fazla olması da tedavi arayışına daha çok onların başvurmasına neden olur.
Özgüven eksikliği için Psikanalitik Psikoterapi ile problemin altında yatan duygu ve bilinçdışı çatışmalar terapide çalışılmalıdır.
Özgüven problemi nörolojik ya da zihinsel bir sorun değildir. Psikoterapi ile özgüvenini eksik hissettiren duygular ve yaşantılar terapide anlamlandırılmalıdır. Bu nedenle psikiyatri ilaçları kişinin düşünmesini biraz azalttığı için kişiyi kısmi rahatlatsa da aslında özgüven problemini çözmediği gibi özgüveni yükseltmez.